MARİFET İTİFATA TABİDİR.
“ Bir kimsenin başarısının takdir edilmesi durumunda o kişi daha istekli bir şekilde çalışmalarına devam eder. Bir kişi kaliteli bir mal ürettiğinde o mal alıcı bulmaz ise iyi bir mal üretmesi bir işe yaramaz. Yani bir başarı da kişilerin yararına kullanılmıyorsa o başarı devamlılık arz etmeyecektir. “ Bu sözler kitap sanatları üstadı, hat, ebru sanatkarı, tuğrakeş ve kemankeş gibi çok sayıda sanatla ilgilenmiş ve hazerfen unvanıyla tanınmış, kendinden sonra da çok sayıda alime ilham vermiş ve yetiştirmiş büyük bir Türk alimi olan Necmeddin Okyay beye aittir.
Marifet, Allah’ın insana verdiği bir yetenek, bilgi ve özelliktir. Bir lütuftur, hediyedir. Bu hediye sahipleri, marifetlerini geliştirerek, kendilerinin, toplumun, insanlığın geleceğinin ufkunu açarlar. Belki her marifet ufuk açıcı olmaya bilir, ama geliştirici veya sürükleyici olabilir. Yeni şeyler ortaya koymak, icat etmek ve bir eser meydana getirmek; bilinenlerle bilinmeyenler arasında yeni, pratik ilişkiler kurabilme ve bilinenleri yeni durumlara uygulayabilme yetisidir. Ancak önemli olan nokta bu yenilikçi fikirlerin soyut olmaktan çıkıp somut hale gelmesi, yani uygulanmaya konmasıdır. Türkiye'de marifet iltifat görmediği gibi bazen sert bir biçimde cezalandırılır da.
Teşekkür etmeyi önemsemeyen bir milletiz. Teşekkürün öneminin farkında olmayan bir milletiz. Teşekkürün nasıl mucizevi bir gücünün olduğunun farkında olmayan bir milletiz. İltifatın nasıl teşvik edici bir etkisinin olduğunun farkında olmayan bir milletiz. Öyle garip bir durum ki Türkiye’de marifet iltifat görmüyor. Hatta bırakın iltifat görmesini bazen cezalandırılıyor da. Marifetiniz ve maharetiniz ilgi görmüyorsa, değerlendirilmiyorsa ve de önemsenmiyorsa bir süre sonra şevkiniz kırılmaya başlıyor.
Bizde 14 yıldır Kuşadası için elimizden geleni yapmaya çalıştık. Kurduğumuz dernekle kentimizin Türk kültürünü, Türk kültürel mirasını ve özellikle gizlenen Kuşadası Türk tarihini arşiv belgeleriyle yazdık. Uydurma kanıtlarla Ceneviz’e mal edilmek istenen Küçükada kalesinin gerçek Türk yapısı olduğunu bilimsel verilerle kanıtlayarak kalemizi kurtardık. Düzenlediğimiz 6 sempozyum ve 1 çalıştayla kentimizin değerlerini tanıtmaya çalıştık. Yayınladığımız 14 kitabı ve on iki yılımızı verdiğimiz Adalızade Mezar Taşları Müzesini kentimize kazandırdık. 2020-2024 Ekim-Haziran ayları arasında her Cuma akşamı zoom üzerinden on line ülkemizin tanınmış alimlerine konferanslar verdirdik. Daha yazmadığımız nice hizmetler yaparak kentimiz insanına faydalı olmaya çalıştık.
Ancak takdir edilmediğimiz gibi bazen de görmezlikten gelme, ötekileştirme ve hatta cezalandırılmaya tabi tutulduk. Ya bizden tarafsınız yada hiçsiniz diyenler çıktı ve hala çıkıyor. İlim etkinlikleri düzenledik ilgi görmedi, seminerler verdik dinleyen olmadı. Kitaplar bastık alan ve okuyan olmadı. Baştan sona kadar bizim her taşında emeğimiz olan Adalızade Mezar Taşları Açık hava Müzesinde derneğimizin ismi olan bir levha bile yazılmadı. Demek ki vefa duygusu dumura uğramış ve semt ismi olarak kalmıştır. Mademki toplum yaptığınız işleri takdir etmiyor ve ilgilenmiyor, derneğinize sahip çıkmıyor, ürettiğiniz meta ilgi görmeyip zayi oluyor. O zaman bırakmanın zamanı gelmiştir ve fazla uzatmaya gerek yoktur. Bize düşen de artık köşemize çekilmektir. (devam edecek)